NUMAN AĞA

1750?-1834

           

            Doğum tarihi kesin olarak bilinmeyen fakat 1750 yılında İstanbul’da doğduğu tahmin edilen Numan Ağa, saraya yakın bir çevrede görev yapmış Sarı Ali ve Endam Hanım’ın oğullarıdır.

            Küçük yaşlarından itibaren mûsıkî ile uğraşmış, zamanında tanburi ve bestekâr olarak ün yapmıştır. Numan Ağa’nın yetiştiği yer Enderun’dur. Çavuş mülazımlığından Musahibliğe kadar yükselmiş özellikle de III. Selim döneminde yaşanan coşkulu müzik ortamlarının aranan tanburisi olmuştur. Bu dönemde Dede Efendi ile Kömürcü-zade’nin III. Selim’e sunulmak üzere yaptıkları “Şevkefzâ„ faslına bestelediği Şevkefzâ Peşrevi, bestekâr olarak da itibar görmesini sağlamıştır. Gerçekten de bu makamdan ve Bestenigâr makamından yapmış olduğu iki peşrevi, hem onun, hem de saz mûsıkîmizin en güzel eserlerindendir.

            III. Selim’in 1808’de öldürülmesinden sonra tahta geçen IV. Mustafa döneminde mûsıkî san’atında bir duraklama olmuştu. Fakat bir yıl kadar sonra tahta geçen II. Mahmud’un saltanatı süresince, san’at ortamındaki coşku devam etmiştir. Özellikle Padişahın gezintilerinde yapılan mûsıkîde, Tanburi Numan Ağa’nın adı sık sık geçer. Bunlardan 1812 yılındaki bir gezinti de yapılan müzik sonucunda tanbur çalan Numan Ağa’nın tanburunun benzerlerinden iyi olduğu konusunda bir değerlendirme vardır.

            Numan Ağa’nın 1816 yılında Padişah Musahibi olduğunu ve Padişahın kendisine değer verip sevdiğini Hızır İlyas Ağa’dan öğreniyoruz. Yine aynı yazardan, 1823 yılında yapılan bir gezintide şunlar öğrenmekteyiz.

            “..... Padişah Hazretleri bundan sonra havuz başındaki köşke geçip orada çavuşlar ve musahiblerle sohbet etti. Hemen her tebdilde bulunan Hazineli Kemani Mustafa (Şakir Ağa’nın kardeşi), Hanende Rıfat Bey (büyük, Şehlevendim-zade) Mukallit Aziz Bey, Tanburi Necip Ağa, Neyzen Mustafa Efendi (Kazasker), Suyolcu-zade Salih Efendi, Kömürcü-zade Hafız Efendi, Dede Efendi, Tanburi  Numan Ağa, Basmacı Abdi Bey, Kemani Ali Ağa ince sazları ile yüksek sesle

            “Çîn-i gîsûsuna zencîr-i teselsül dediler„

bestesini söylediler”. Numan Ağa’nın ne denli kaliteli bir ortamın tanburisi ve bestekârı olduğu, yukarıda yazılan isimlerden anlaşılmaktadır.

            Numan Ağa’nın hangi tarihte ve kiminle evlendiği bilinmemektedir. Fakat  altı çocuğunun içinde bir tek “Zeki Mehmed Ağa„ bestekâr ve tanburi olarak adını mûsıkî tarihimize yazdırmıştır. Yine torunu Tanburi Büyük Osman Bey’de bu oğlundan torunudur.

            Numan Ağa’nın günümüze 80 kadar eseri gelmiştir. Bunların 64’ü şarkı olmasına rağmen, saz eserlerinden yakaladığı yüksek san’at çizgisinden dolayı, zihinlerde “Saz eseri bestekârı„ olarak kalmıştır. Şarkıları zevkli, melodik ve ritmiktir. Aynı bestekârın yapmış olduğu saz eserleri ise bambaşka bir üslubun ve anlayışın ürünüdür. Bunda Dede Efendi, Sadullah Ağa, Kömürcü-zade gibi büyük bestekârların takımlarına eser besteliyor olmasınında etkisi vardır. Dede Efendi’nin terkib ettiği Nev-Eser makamındaki peşrevini, bu büyük bestekârımız ve Kömürcü-zade’nin bestelemiş olduğu fasıl için, Hüseynî-Aşîran makamındaki peşrevini de Sadullah Ağa’nın faslı için,  Rast-ı Cedîd faslını da Dede Efendi ile beraber bestelemiştir.

            Numan Ağa 1834 yılında ölmüştür.